İstanbul’un Fatih ilçesindeki Fatih Camisi’nin arkasında yer alan Yesarizade Caddesi üzerinde bulunan Fatih Gelenbevi Anadolu Lisesi binasının yapımı tasarlandığında, semtte büyük bir arsa aranmaya başlanmış, mahalleliler bugün okulun bulunduğu yerdeki bir konak arsasını göstermişlerdir. Yapılan araştırmada bu yerin Gelenbevi İsmail adı ile anılan bir hocaya ait olduğu anlaşılmıştır. Gelenbevi İsmail Hoca’nın torunu ve o dönemde Maarif Nazırı olan Sait Bey, bu arsanın kanunî mirasçısıydı. Kendisine, arsa üzerinde okul yapılacağı bildirilmiş ve arsanın satışı istenmiştir. Sait Efendi de bu müracaatı incelemiş, yapılacak okula Gelenbevi İsmail Efendi adının verilmesi şartı yerine getirilirse, arsayı satacağını söylemiştir. Arsa, Maarif Nezareti tarafından satın alınmış, Gelenbevi İsmail Hoca’ya saygı nişanesi olarak, Gelenbevi İdâdîsi adı ile, İsmail Gelenbevi adına tescil edilmiştir. Gelenbevi’nin bostanı olarak da bilinen 4 dönümlük bu arsa içerisinde, iki adet de su kuyusu bulunmaktadır.
Okulun inşa edildiği arsanın Gelenbevî’ye ait olan hanenin arsası olması nedeni ile büyük İslâm âliminin adının anılmasına vesile olmak üzere bu mektebe Gelenbevi İdâdîsi adının bizzat Sultan Mehmet Reşat tarafından verildiği, 29 Ocak 1911 tarihli ve 4131 molu iradesinden anlaşılmaktadır. Gelenbevi İdâdîsi öğrenci künye defterinde, 1 numarada bulunan Abdüsselam Efendi isimli öğrenciye ait sayfada, kayıt tarihi 26 Eylül 1327 (1911) olarak görülmektedir. Bu tarih dikkate alındığında, Gelenbevi İdâdîsinin 1911 yılının Eylül ayında eğitim ve öğretime başladığı anlaşılmaktadır. 1913-1914 öğretim yılında sultânî’ye dönüştürülen idâdînin adı da Gelenbevi Sultânîsi olarak değiştirilmiştir.
Okul, ilk başlarda iki katlı bir bina iken ihtiyaç üzerine ahşap olarak bir kat daha ilave edilmiştir. Birinci Dünya Savaşı sırasında hastane olarak kullanılmış, sonradan tekrar okul olarak kullanılmaya başlanmıştır. İdâdî olarak açıldığında 7 sınıflı olarak öğretime başlamış ve sultânî olduktan sonra 11 sınıflı olarak 1919 yılına kadar bu şekilde devam etmiştir. Gelenbevi Sultanisi açıldıktan 6 sene sonra, 1919’da çıkan Fatih ve Çırçır Yangınlarında kullanılamaz hale gelmiştir. Yangınlara rağmen eğitim-öğretime yine devam etmiştir. Öğrencilerin bir kısmı Mercan İdâdîsine, orta kısmı öğrencileri de Vefa Sultanisine nakledilmiştir.
31 Mart 1919 Cuma günü çıkan Büyük Çırçır Yangınından sonra enkaz haline gelen okulun sadece temel duvarları ve kurtarılabilen evrakları kalmıştır.
Yangınlardan 5 sene sonra 1924 yılında, Osmanlı Devletizamanında, Millet Meclisi üyesi olan Sarıklı Hilmi Efendi’nin gayretleri ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’nin Maarif Nazırı Saffet Bey’in yardımıyla, yanmış olan binanın, duvarları tamir ettirilmiş iki kat olarak şimdiki şekline getirilmiş, 1924- 1925 yılında yeniden kendi binasında eğitim öğretime başlamıştır. 1 Eylül 1926 tarihinde Mercan İdâdîsi ile birleştirilen okul, 4 sınıfla hizmete girmiştir. 1926 yılının sonunda ortaokula dönüştürülerek hizmet vermeye devam etmiştir.
1991-1992 öğretim yılında liseye dönüştürülen ve yoğun öğrenci talebine cevap veremeyen okula 16 derslikli, 4 katlı ek bina yaptırılmıştır. Yeni bina 1996-1997 yılında öğretime açılmıştır. Okul 1999-2000 eğitim ve öğretim yılında, yabancı dil ağırlıklı liseye dönüştürülmüştür. 2005-2006 öğretim yılında da Anadolu lisesine dönüştürülen okul, geçmişindeki değerli yönetici ve eğitim kadrosu ile bir asırdan beri ülkemizin eğitilmiş insan gücünün hazırlanmasında üstlendiği görev ile temel taşlardan biri olmaya devam etmektedir.